Sözlü Yargılama İçin Gün Tayin Edilip Taraflara Bildirilmeden ve Usule Uygun Sözlü Yargılama Yapılmadan Karar Verilmesi Usul ve Kanuna Aykırıdır

YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ

2016/3676 E.  ,  2019/337 K.

 

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği ,düşünüldü:

 

                                                  -K A R A R-

 

Davacı vekili, davalı ... yönetimindeki davalı ... adına kayıtlı aracın davacıların çocuğu ... 'ye çarparak hayati tehlike geçirecek şekilde yaralanmasına sebebiyet verdiğini, kazada davalı ...'ın kusurlu olduğunu belirterek ... için 150.000,00 TL manevi tazminatın davalılar ... ve ... 20.000,00 TL maddi tazminatın davalıların hepsinden müştereken ve müteselsilen tahsilini, davacı ... için 7.500,00 TL manevi tazminatın, davacı ... için 7.500,00 TL manevi tazminatın davalılar ... ve ...'da müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.

 

Davalılar, davanın reddini savunmuştur.

 

Mahkemece, maddi tazminata yönelik isteminin davalı ...Ş yönünden feragat nedeni ile reddine, diğer davalılar yönünden alacağın sigorta şirketi tarafından ödenmesi nedeni ile dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, ... için 15.000,00 TL, ... için 3.000,00 TL, ... için 3.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi 17/01/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ...'dan müştereken ve müteselsilen tahsil olunarak davacılara verilmesine, davacının fazlaya ilişkin istemlerinin reddine karar verilmiş; karar, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

 

1- Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı ... vekilinin aşağıda belirtilenlerin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

 

2- Dava, trafik kazası sonucunda cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

 

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, ilk derece yargılamasını aşamalara ayırmıştır.

Bunlar; 1) Davanın açılması ve dilekçeler aşaması, (madde 118,126-136) 2) Ön inceleme, (madde 137-142) 3) Tahkikat, (madde 143-293) 4) Sözlü Yargılama (madde 184-186) ve 5) Hükümdür (madde 294.) ilgili maddeler gereğince dilekçeler aşaması, ön inceleme aşaması ve tahkikat aşaması tamamlandıktan sonra Mahkeme, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla tarafları davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir. Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir (madde 186).

 

Somut olayda, mahkemece 08.10.2015 tarihli celsede gerekli yerlere müzekkere yazılması ve dosyanın bilirkişiye tevdii için ara karar kurulmuş, bir sonraki celse sözlü yargılamaya geçileceği hususu belirtilmemiş, taraflara bu yönde kanunun aradığı şekilde ihtaratlı bir bildirim de yapılmamış olup 26.11.2015 tarihli celsede karar verilmiştir.

 

O halde, 6100 sayılı HMK ile öngörülen yargılama aşamalarına uyulmadan, usulüne uygun sözlü yargılama yapılmadan davalıların savunma hakkını kısıtlayacak ve adil yargılanma hakkını etkileyecek şekilde yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

 

3- Kabule göre de; davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava ve talep olduğu dikkate alınarak;davalı lehine her bir davacı yönünden reddedilen miktarlar üzerinden AAÜT uyarınca ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerekmekte olup her ne kadar davacılar lehine tek vekalet ücretine hükmedilmiş ise de temyiz eden sıfatına göre bu durum bozma nedeni yapılmamış olup davalı vekilinin vekalet ücreti yönünden ise; AAÜT’nin 3/II. maddesi, ”Müteselsilen sorumlu olanlar aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise, her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur” hükmünü içermektedir.

 

Davacıların manevi tazminat talebi kısmen kabul kısmen reddedildiğine göre, mahkemece, kendisini vekille temsil ettiren davalılar lehine A.A.Ü.T. uyarınca, manevi tazminat talebinin reddedilen kısmı üzerinden 10/2. maddesi gereğince vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, (yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 10/2. maddesinde manevi tazminat yönünden davalı yararına hükmedilecek vekalet ücretinin davacı yararına hükmedilecek vekalet ücretini geçmeyeceğide dikkate alınarak) vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

 

SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE (2)ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ...'a geri verilmesine 17/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.